
Rektum kanseri cerrahi tedavisi sonrası kanama, anastomoz sızdırması, başlıca komplikasyonlarken ,çevre organlarda olan yaralanma dan bahsedilebilir.
Low anterior rezeksiyon sendromu alt rektum operasyonlarından sonra görülen rektum hacminin azalması, makat kaslarının ve sinir hasarı oluşması, kolon boyunun kısalması ile meydana gelen operasyon sonrası için önemli bir sorundur. Hayat kalitesini önemli ölçüde azalttığı gösterilmiştir.
Gaz ve dışkı sıklığı acilliği artmıştır, gaz ve dışkı kaçırabilir,karın ağrısı, artmış tır birkaç gün süren kabızlık ve sonrasında artmış barsak hareketleri görülebilir.
Radyoterapi ve uygulanan cerrahide otonom sinirlerin korunamaması nedeniyle şikayetlerin sıklığında artma görülebilir.Işın tedavis alan olgularda %53 almayan olgularda %14 arasında görülür.
Bu durumda basamak tedavisi ile diyet değişiklikleri, loperamid gibi ilaçlar ve fiber desteği ile barsak hareketleri kontrol altına alınmaya çalışılır. Probiotikler, rektal irrigasyon sıvıları ve feedback özellikle anterior rezeksiyon sendromunda etkili olduğu görülmektedir.
Rektum ameliyatları ile özellikle alt rektum lokalizasyonuna göre böbreklerden idrar torbasına idrar torbasından atılımı sağlayan idrar yollarında yaralanmalar olabilir. Yapışıklıklar, çekintiler olabilir. Sinir korunması göre idrar boşaltma sıkıntıları görülebilir.
Rektum kanseri ameliyatlarından sonra seksüel olarak hayatın etkilenmesi sıklıkla izlenebilir. Bir çalışma da yaklaşık %60 olguda bu konu ile ilgili şikayetlerini rapor etmiştir. Yaklaşık %30 olguda total impotans görülebilir. Otonom sinirlerin korunması çevresel tümör yapışıklıkları yaygınlık, radyoterapi, alt seviyede yerleşimli tümör yaşlı hastalar başlıca risk olarak görülebilir.
Rektum kanserinin lokal yayılım sınırlarını aşarak karaciğer, akciğer gibi başka organlara yayılımına metastatik hastalık denir.Beyin ve diğer karın organları risk altındadır. Rezeke edilebilecek konum, durum, boyut, sayı ve genel sağ kalım özelliklerini karşılayacak hayat beklentisi olan vakalarda cerrahiye hazırlamak için ilaç tedavisi uygulanabilir. İlaç tedavisi yanıtına göre ve rektum hastalığına ameliyat seçeneği şekillenir.
Rektum kanserinde karın zarı yayılımı, hastalığın ileri düzeyde olduğunun bir göstergesi olarak kabul edilmelidir. Rektum kanserinde tedavi planlaması anında yaklaşık %10 olguda peritoneal hastalık mevcuttur. Rektum tümöründe ortalama %25 olguda ölüm nedeni karın zarı yayılımı gösteren hastalıktır. Ortalama ömür tedavisiz kalan olgularda 6-9 ay arasındadır. Sistemik tedavi ile tümörün tedaviye yanıtına göre değişebilecek şekilde 2 yıl %65, 5 yıl %15 olguda sağkalım sağlandığı gösterilmiştir.
Karın zarındaki tutulumun derecesi uygulanan ilaç tedavisine yanıt düzeyi, en belirleyici durumdur.
Rektum kanserinde karın zarı yayılımı olan olgularda ilaç tedavisine yanıt en belirleyici durumdur. Yanıt olan olgularda peritoneal yayılımın düzeyi ;Peritoneal Kanser Düzeyinin 6 dan fazla olması ve yoğun ve büyümüş ( N 2) tutulum olan lenf nodu, hastalıksız sağ kalımın belirlenmesinde en önemli yanıt belirleyici durumdur.
Cerrahi ile hastalığın tamamıyla çıkartılması diğer sağ kalımı etkileyen önemli faktör olmaktadır. Bu konu da hasta seçimi ve cerrahi tedavinin yeterliliği yine dikkatle değerlendirilmelidir.
Tekrarlayan hastılığın %80 i ilk 3 yılda %95 i ilk 5 yılda ortaya çıkar.
%80 olguda tümör yakın çevresi ve anastomoz çevresinden kaynaklanır.
Primer cerrahi, (delinmiş)perfore tümör, cerrahi tipi, patolojide çevresel cerrahi sınır durumu, distal cerrahi sınır, CEA düzeyi tekrarlayan hastalığın görülmesi için riskleri belirler.
Pelvik ağrı en önemli bulgulardan birisidir ve kanama ve barsak davranış değişiklikleri ilk önemli bulgularıdır.
Rektum kanserinde tekrarlayan hastalıkta, kemoterapi ve radyoterapi ile kombine edilen farklı disiplinlerin ortak bakışı lokalizasyon ve hasta durumu gözetilerek hastalığın cerrahi olarak çıkartılmasını sağlar.
Sınırlı sayıdaki merkezde edinilen deneyim şunu göstermiştir ki küratif reoperasyon küratif etki sağlamak için son şanstır. Hastalığın başka bir uzak lokasyonda olmaması bu konuda en önemli seçim kriteridir.Tekrarlayan hastalıkta başarılı cerrahi ile %15 olguda 5 yıla varan yaşam sürelerine ulaşılabilir.
Cerrahi tedavinin yeterliliği cerrahın ve tekniğin yeterliliği ile ilgili olduğu kadar merkez özellikleri, komplikasyonları aşma deneyimi, çok disiplinli yaklaşım kapasitesine bağlıdır.
Rektum kanseri cerrahisi sonrasında takip nasıl olmalıdır ?
Tümörün varlığının değerlendirildiği takipler ve takip metodolojisi sağ kalım avantajı sağlamaktadır.
3-6 aylık aralıklarla CEA ölçümü ilk 2 yıl boyunca önerilir. Hastalık işaret ve bulgularınındeğerlendirilmesi, CEA düzeyinin 2 katından fazla olması tekrarlayan hastalık için dikkat çekmelidir.
Şayet tıkanıklık meydana getiren tümör mevcutsa ve kalın bağırsağın önceki bölümleri değerlendirilemediyse operasyon sonrasında ilk 3-6 ay arasında yapılmalıdır.
Kolonoskopide , 50 yaş üzerinde ise, polip yapısal ilerlemiş durumda saptanırsa ve 1 cm den büyükse 1 yılda bir tekrar edilmelidir.
Tüm abdomen USG, ve BT yine 3-6 aylık aralıklarla 2 yıl boyunca yapılması gerekebilir .6-12 ay aralıklarla takip 5 yıla tamamlanır.
Rektoskopi lokal rezeksiyon ile hastalığın çıkartılması ve ileriki barsak segmentlerinde hastalığın saptanamaması durumunda hastanın durumuna göre takip programına sokulabilir.
Beş yıl sonrasında rutin CEA ve CT takibi tavsiye edilmemektedir